Google'ın Yükselişi: John Doerr ve OKR Sisteminin İlham Veren Hikayesi
Yıl: 1999 Yer: Google Ofisi
1998 yılında Google kurulmuş ve üzerinde bir yıl geçmişti. 1999 Eylül ayında, Silikon Vadisi'nin hızla değişen teknoloji manzarasında bir başka iş günü gibi başladı. Google ofisindeki genç ve enerjik mühendisler, dünyanın bilgiye erişim şeklini değiştirecek yeni fikirler üzerinde çalışıyorlardı. 18. arama motorunu kurmuşlardı ama çok yakında sektör liderliğini alacak inovasyonları geliştirmeye çalışıyorlardı. Ancak o gün, ofisin sıradanlığını John Doerr adında bir yatırımcının ziyareti bozdu.
Doerr, elinde bir sunum ve heyecan dolu bir bakışla toplantı odasına adım attı. Google'ın kurucuları Larry Page ve Sergey Brin, ekibin geri kalanıyla birlikte merakla bekliyordu. Doerr, "OKR - Objectives and Key Results" başlıklı bir sunum başlattı. O gün, Google'ın geleceği için temeller atılacaktı.
Sunum, basit ama güçlü bir konsepte odaklanıyordu: Hedefler (Objectives) ve Anahtar Sonuçlar (Key Results). Doerr, Intel'in eski CEO'su Andy Grove’dan öğrendiği bu sistemi, Google'ın hızla büyüyen yapısına uyarlamak istiyordu. Hedefler, ulaşılması gereken büyük ve cesur amaçları ifade ederken, anahtar sonuçlar bu hedeflere ulaşmak için gerekli somut adımları belirliyordu.
Sunumun ilerleyen dakikalarında Doerr, OKR sisteminin temel prensiplerini açıkladı: Şeffaflık, ölçüm, hedef odaklılık ve sürekli gelişim. Her hedefin net, ölçülebilir ve ulaşılabilir olması gerektiğini vurguladı. Google'ın genç ekibi, Doerr'in sunumundan ilham alarak, kendi hedeflerini ve anahtar sonuçlarını belirlemeye başladı.
Bu toplantı, Google'ın tarihindeki bir dönüm noktası oldu. OKR sistemi, şirketin hızla büyümesine, yenilikçi projelerin başarıyla hayata geçirilmesine ve en önemlisi, bir vizyonun gerçekleştirilmesine yardımcı oldu. Google bugün, dünya çapında milyarlarca insanın hayatına dokunan, inovasyon ve başarıyla özdeşleşen bir marka haline geldi.
Ben de Insider mentorluk programında OKR konseptini duydum ve hemen araştırmaya başladım. John Doerr’in yazdığı “Measure what matters” (Önemli olanı ölç) kitabını okudum. İnternette konu hakkında yazılmış makaleleri ve çekilmiş videoları izledim.
OKR konseptini öğrendiğimde kendi kendime “bunu kesinlikle biz de uygulamalıyız” dedim.
Çünkü benim kafamda bir hedef ve hayal var ama ekipteki herkes aynı hedefe doğru ilerliyor mu? İlham veren hedefimiz nedir? ( What Is a Big Hairy Audacious Goal (BHAG)? Categories and Example ) Bu yılki hedefimiz nedir? Yapmamız gereken bir çok iş var ama hangi konu daha öncelikli? gibi sorulara verdiğimiz cevaplarda tüm ekibin aynı noktada olmadığını farkettim.
Bu aynı noktada olmama konusu ekip olarak odak dağınıklığına neden oluyor. Dünyanın en büyük teknoloji şirketlerini incelediğimde bir konuya odaklanıp o olanda en iyisi olduklarını görüyorum.
Bir kavanoza önce küçük taşları ve kumları koyup sonra büyük taşları koymaya çalıştığınızda sığmayacaktır. Önce büyük taşları, sonra daha küçük taşları, sonrada kumları koyarsanız hepsi sığacaktır. Bu örneğe benzer şekilde işlerimizde de en önemli sermayemiz olan zamanı çok iyi kullanmalıyız. Önce çok önemli konuları, sonra daha az önemli konuları yapacak şekilde odaklanmalıyız. Yoksa küçük işlerle uğraşırken önemli işlere vakit kalmadığını hem kişisel hayatımda hem de şirketimizde görüyorum.
Google ekibi, Youtube’u satın aldıktan sonra OKR konseptine uygun şekilde en önemli konuyu bulmaya çalıştılar. Video izleme platformu olan Youtube için izlenme sayıları, tıklama gibi bir çok konu var ama bunlar çok önemli değil, en önemli konu olarak izlenme süresini belirlediler. Bir günde 1 milyar saat izlenme gibi sağlam ve ufuk açıcı bir hedef koydular. Bu ilham veren hedeflerine ulaşmak için yıllık olarak 3-5 sayısını aşmayacak şekilde Objectives (hedefler) ve her bir objective için anahtar sonuçları (key results) belirleyip uzun bir süre çalıştılar. 2017 yılında bir günde 1 milyar izlenme hedefine ulaştılar.
Google Chrome hikayesinde de aynı stratejiyi izlediler. 2008 yılında yeni bir browser üreteceklerdi ve hedef olarak ilk yıl için 20 milyon kullanıcıyı koydular. Gerçekten yine zorlayıcı bir hedefti ve ilk yıl bu hedefe ulaşamadılar, 10 milyon kullanıcıyı geçemediler. İkinci yıl hedefi daha da yukarı taşıyarak 50 milyon kullanıcı olarak koydular ama o da olmadı. İkinci yılda 37 milyonda kaldılar. Sonraki yıl 100 milyon hedefi koydular. Bu sefer çabalar sonuç verdi ve 111 milyon kullanıcıya ulaştılar.
Google, John Doerr sunumu ile birlikte OKR sistemini kullanmaya başladı ve o günden bu ana kadar her Google çalışanı çeyreklik olarak kendi OKR’larını da belirlediler. Ayrıca bunları herkesin görebileceği bir dökümana koydular ve herkes birbirinin OKR’larını net olarak görebildi.
Bizim de Rexven olarak ana hedefimiz Google gibi bir teknoloji şirketi olmak. Binlerce probleme ve soruna rağmen bu topraklardan da Google, Apple, Amazon gibi şirketler çıkarabileceğimizi göstermek istiyoruz. Bu hedefe ulaşmak için büyük bir zamanımı bu şirketlerin başarısının arkasındaki sırları anlamak için harcıyorum.
Başarılı olmak için sonuçlara değilde sistemlere odaklanmamız gerekiyor. OKR sistemini biz de Rexven’de bu yıl itibariyle uygulamaya başlıyoruz. Az önce söylediğim ana hedefimiz çok önemli ama buna ulaşmak için bu yıl ne yapacağız? Bu çeyrekte ne yapacağız? Kişisel olarak benim kendi OKR’ların neler? Ben bu hedefe ulaşmak için neler yapacağım? Ekipteki herkes bu hedefe ulaşmak için neler yapacaklar? net olarak belirliyoruz.
OKR belirleme ve takip etme işini sadece şirketler veya organizasyonlar yapıyor olarak düşünmeyin. Kişisel olarakta hedeflerinizi net olarak belirleyip çeyreklik, yıllık olarak takip etmek çok faydalı. Bu sistemi kendi hayatınızda da uygulayabilirsiniz.
Örnek olması açısından şimdi sizlere bizim bu yılki hedefimizi açıklayım. Yapacağımız çok iş var ama ilk işimiz en önemli olanı belirlemek. Biz de yaklaşık 2 aydır Rexven için en önemli konu nedir diye çalışmalar yapıyoruz. Kullanıcı sayımız, web sitesi trafiğimiz, kullanıcılarımızın ne kadar süre geçirdiği, ödedikleri ücretler gibi onlarca konu var ama en önemli konuya odaklanmamız gerekiyor.
Bizim Rexven olarak en önemli değer önerimiz e-ticaret yapmak isteyen girişimcileri satış yapıyor hale getirmek, hali hazırda satış yapanlarında satışlarını artırmak. Burada Rexven’in başarılı olması için üyelerinin ciddi satış yapıyor olması lazım. O yüzden biz de satışlara odaklanmaya karar verdik.
Rexven’de bu yılki hedefimiz üyelerimiz ile birlikte $100M satış seviyesine ulaşmak. Bu hedefe ulaştığımızda $100M satış hacmi olan Türkiye’nin en büyük e-ticaret ekosistemi olacağımızı değerlendiriyoruz. 5 yıl içinde bu hacmi $1B seviyesine çıkarmayı hedefliyoruz.
Bu yılki ana hedefimizi belirledikten sonra 4 tane Objectives (hedefler) belirledik. Sonra her bir objective için 5 maddeyi aşmayacak şekilde anahtar sonuçları (key results) belirledik.
Daha iyi anlaşılması için bir örnek vereyim;
Objective - 1 “Hali hazırda satış yapanları platformumuza getirmek için kargo sistemi kuracağız ve araçlar geliştireceğiz”
Key results - Bunu takip edebilmek için anahtar sonuçlar;
- Bu yıl 100.000 sipariş/gönderi sayısına ulaşacağız.
- Amazon ve Etsy için 7 tane ürün araştırma ve analiz aracı geliştireceğiz.
- …
Bunları belirledikten sonra CFR ("Conversations, Feedback, and Recognition" - Görüşmeler, Geri Bildirim ve Takdir) süreçlerini yürüteceğiz. Bu hedeflere ulaşıp ulaşmadığımızı çeyreklik ve yıllık olarak takip edeceğiz.
Bu sistemin detayları var elbette. Ben son iki aydır bir çok kitap okudum ve konuyu anlatan onlarca video izledim. Eğer faydalı olur derseniz OKR belirleme ve CFR süreçlerini daha detaylı anlatabilirim.
Ama ben kendim araştırayım derseniz de sistemi dünyaya anlatan kişi olan John Doerr’in yazdığı “Measure What Matters - Önemli Olanı Ölç” kitabını okumanızı tavsiye ederim. Ayrıca sistemin önemini anlatan onlarca videosu var. Bir tane TED konuşmasını bırakıyorum, bunu kesinlikle izlemeniz faydalı olur.
(Why the secret to success is setting the right goals | John Doerr | TED )
Önümüzdeki aylarda OKR kullandıktan sonra neler oldu? şu an hangi seviyedeyiz? nasıl gidiyor? konularını tekrar anlatırım.
Eğer sizde bir şirket veya organizasyon yönetiyorsanız bu yöntemi öğrenmenizde ve hatta uygulamanızda fayda var. Kişisel olarakta şirket olarakta zaman en değerli sermayemiz olduğu için en önemli işleri belirleyip odaklanmak başarının sırrı diye düşünüyorum.